ÖĞRETMENLER NASIL BİR MESLEK KANUNU İSTİYOR?
Yüzyıllık bir çınar gibi geleceğe uzanan Laik, demokratik Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK: "Öğretmenler; Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır." Sözüyle öğretmenlik mesleğinin bir ulusun kaderini belirleyen mesleklerin başında olduğunu ortaya koymuştur.
Her meslek gibi öğretmenliğinde özel şartları, sorunları, güçlükleri vardır. 14 Şubat 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu dar kapsamlı, sivil toplum örgütleriyle istişare edilmeden çıkarılmış bir yasal düzenlemedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında çıkarılacak geniş kapsamlı bir yasa öğretmenlik mesleğine hak ettiği itibarı kazandırabilir, eğitim kurumlarındaki çalışma barışını sağlayabilir.
Öğretmen maaşı, taban aylık uygulamasıyla ekonomik krizlerden korunabilir. Özel Sektör öğretmenleri için 2014 yılında kaldırılan taban aylık uygulaması yeniden getirilmesi öğretmenin maddi haklarını koruyacaktır. Taban aylık uygulaması kamuda çalışan eğitim ve bilim çalışanlarına da uygulanabilir. 15 yıl önce asgari ücretin yaklaşık iki buçuk katı maaş alan öğretmenlerin aylığı neredeyse asgari ücretin bir tık üzerinde konumlandırılmıştır. Kamudaki öğretmenlerin son 15-20 yılda kaybettikleri maddi haklarının geri iadesi için meslek kanununa “Öğretmenlerin taban aylığı, asgari ücretin iki buçuk katından az olmaz.” Maddesinin eklenmesini öneriyorum. Bu sayede geri kazanılacak maddi haklar; Öğretmenlerin sosyo-ekonomik yönden feraha ulaşmalarını sağlayabilir.
Öğretmenlik Meslek Kanunu; eğitim ve bilim çalışanlarına yönelik şiddeti caydırıcı, cezalandırıcı maddeler içermelidir. Öğretmenler, mobbing karşısında yasal güvenceye alınmalıdır. Yeni Öğretmenlik Meslek Kanunu; son yıllarda epey örselenen öğretmenin itibarını artırıcı bir yasal düzenleme olmalıdır.
Öğretmenliğe ilk atamada 2023 yılında çevrimiçi olarak yapılmasıyla formalite haline dönüşen Kariyer Basamakları Yazılı Sınavı kaldırılmalıdır. 2016 yılında peyda olan öğretmenliğe ilk girişteki mülakat sınavı, tarihin tozlu raflarına kaldırılmalıdır.
Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmenin kariyeri ile mali ve mesleki hakları arasında doğru orantılı bir korelasyon oluşturulmalıdır. Öğrenin kariyer basamağında yükselmesiyle haklarında da bir artış olmalıdır. Örneğin öğretmenler; eğitim kurumu yöneticiliklerinde, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürü atamalarında, Şube Müdürü ve Müfettiş Yardımcısı atamalarında, İYEP, Destekleme ve Yetiştirme Kurslarına öğretmen seçiminde, Hizmet Puanı getirisinde avantaj elde etmelidir. Üniversiteye Rektör olmada Profesör olma şartı varsa Milli Eğitim Müdürü olmak için de Başöğretmen olma şartı aranmalıdır.
Başöğretmenlik kavramının manevi bir anlamı vardır. İlk ve tek başöğretmenimiz Cumhuriyetimizin kurucu Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’tür. Öğretmenlik Meslek Kanunundaki kariyer basamaklarında bulunan ‘başöğretmen’ ifadesinin ‘kıdemli uzman öğretmen’ olarak değiştirilmesi Başöğretmenimiz Atatürk’e göstereceğimiz bir saygı ifadesi olacaktır.
Öğretmen ünvanlı kadrolarda görev yapmaktayken görevde yükselme sınavlarında başarılı olarak Milli Eğitim Şube Müdürü ünvanına geçiş yapan öğretmenler uzman ve başöğretmen ünvanlarından ve tazminatından mahrum bırakılmıştır. Anayasamız ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda Kariyer ve Liyakat teşvik edilmekte iken şube müdürlerinin kariyeri yükseldikçe özlük ve mali haklarının azalmaktadır. Milli Eğitim Şube Müdürlerinin hak kayıplarının giderilmesi için Öğretmenlik Meslek Kanununda değişikliğe gidilerek MEB Şube Müdürlerine ‘Kıdemli Uzman Öğretmen’ diğer bir deyişle; ‘Başöğretmen’ ünvanı verilmelidir.
Serdar GÜNDÜZ
Liyakat-Sen Genel Sekreteri
Bu sayfa 342 kez ziyaret edilmiştir.